ÇOCUĞUM ZEKİ Mİ, YOKSA YAŞITLARINA GÖRE GERİDE Mİ?

Ebeveynler olarak; çocuklarımız için en iyi eğitimi, en doğru yönlendirmeyi yapmak isteriz. “Çocuğum zeki mi, yoksa yaşıtlarına göre geride mi, zihinsel gelişimi nasıl” soruları ise sıklıkla merak konumuz olmuştur. Bu merakla birlikte çocuğumuzun zihinsel gelişimine katkıda bulunmak için neler yapabileceğimizi öğrenmek isteriz.

Bilimsel araştırmalar gözden geçirildiğinde, zihinsel gelişimde kalıtımdan sağlıklı beslenmeye oyun oynamaktan kitap okumaya kadar pek çok etkeninin önemli olduğunu görmekteyiz.

Bu doğrultuda öncelikle geliştirilebilecek bir kapasite olarak değerlendirdiğimiz zeka kavramının ne olduğu, hangi etkenlerle belirlendiği ve nasıl bir gelişim süreci izlediği sorularına cevap bulmak önemli görünmektedir.



Zeka nedir?

Zeka, doğrudan gözlenemeyen önemli ve karmaşık bir yapıdır. Geçmişten bugüne zeka hakkında pek çok tanım yapılmıştır. Bunlardan bazılarını şöyle özetleyebiliriz:



Zeka,

Soyut düşünme yeteneğidir
Çevreye adapte olabilmeyi öğrenme yeteneğidir.
Yaşamdaki yeni durumlara kendini yeterince uyarlayabilme yeteneğidir.
Deneyimden öğrenebilme kapasitesidir.
Kapasiteyi geliştirebilme kapasitesidir.
Bilgiyi öğrenebilme ve depolayabilme kapasitesidir.
Duyu, hafıza, algı, çağrışım, hayal gücü, ayırt edebilme, muhakeme ve yargılama gücüdür.
Duyusal, algısal ayırt edicilik, algısal hız, çağrışımlar ve ilişkiler kurabilme, hayal gücü, dikkat süresi, tepkide hız kapasiteleridir.


Görüldüğü gibi zeka akıl yürütme, planlama, problem çözme, soyut düşünme, karmaşık fikirleri kavrama, hızlı öğrenme ve deneyimden öğrenme işlevlerini kapsayan çok genel zihinsel bir kapasite olarak tanımlanmıştır. Zeka, sadece kitaptakileri öğrenebilme, testlerde başarılı olabilme ya da akademik beceri değildir. Aksine, çevremizdekileri kavrayabilmemizi sağlayan çok daha geniş ve derin bir kapasitedir.

Zekayı Belirleyen Etkenler

Zekanın farklı tanımlarının olmasına karşılık zekaya ilişkin kuramların tümü zekanın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşir. Buna göre zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkezi sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.

Yapılan pek çok araştırmada, kalıtımın zeka gelişiminde önemli bir rolü olduğu ortaya koyulmuştur.Bununla birlikte çevrenin de zekaya önemli etkisi olduğu bilinmektedir. Zekayı çevresel olarak etkileyen faktörler başta eğitim, beslenme, koşullar ve benzeri çevre şartları ve gereksinimlerdir.

Zekanın Gelişim Basamakları

Zekanın gelişim basamaklarınıgelişim psikolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınmış İsviçreli psikolog Jean Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı çerçevesinde ele alacağız.

Bu kurama göre her canlı yaşayabilmek için kendine en uygun koşulları bulmaya çalışır. Bunu gerçekleştiren temel etken de onun zekasıdır. Organizma, değişen olgunlaşma düzeyine ve çevresiyle etkileşimlerine bağlı olarak değişik yaşantılar kazanır. Dolayısıyla organizmanın zeka düzeyine bağlı olarak gösterdiği performansta da farklılıklar vardır. Piaget, zihinsel gelişimi açıklamaya yönelik olarak çok farklı ve kapsamlı bir bakış açısı ortaya koyarak, bu süreci doğumdan başlayan ve yetişkinliğe kadar devam eden dört dönemde değerlendirmiştir:

Duyusal devinim dönemi, doğum ile 2 yaş arasını kapsar. Bebek bu dönemde duyarak, hissederek, yaparak dünyayı öğrenmektedir. Bebekler bilgiyi çevreyle olan fiziksel yaşantılar yoluyla kazanırlar. Duygusal izlenimler ve motor etkinlikler ön plandadır; gerçek bir “düşünce” henüz yoktur. Bu dönemin sonunda bebek, motor ve duygusal etkinliklerinin koordinasyonunu geliştirir, karmaşık olmayan zihinsel işlemler yapma, konuşma ve sembolik düşünce başlar.

İşlem öncesi dönem, 2-7 yaş arası dönem olup, bu dönemde birey sözcük dağarcığını zenginleştirerek dilini geliştirir ve benlik kavramını oluşturur. Çocuk tümüyle ben merkezli bir düşünme yapısına sahiptir. Bu yaşlardaki çocuklar kendi görüşlerinin olabilecek tek görüş olduğuna inanırlar, çevrelerindekilerin kendilerininkinden daha farklı bakış açılarına sahip olabileceklerini anlayamazlar. Bu dönemdeki çocuklarda korunum fikri gelişmemiştir. Dönemin sonuna doğru ilerledikçe ben merkezli düşünce gittikçe azalmaya ve yerini mantıklı düşünceye bırakmaya başlar. Böylece somut işlemler dönemine geçilir.

Somut işlemler dönemi, 7-12 yaş arasını kapsar. İşlem öncesi dönemde kavramları edinen çocuk, bu dönemde işlem yapabilir hale gelir. Bu dönemde bireyin sınıflama, sınıflandırma, karşılaştırma, dört işlem yapma ve dönüştürme gibi becerileri gelişir, çocuğun işlemleri muhakeme edişi mantıklı bir hale gelir. Somut işlemler döneminde çocukların bilişsel yapıları bazı problemleri zihinsel olarak çözebilecek düzeye gelmiş olmakla birlikte, bu dönemde bir problemin çözülmesi somut nesnelerle bağlantılı olmasına bağlıdır. Ancak ekonomik durum, toplumsal hareketlilik, uluslararası ilişkiler gibi soyut konulardaki sorulara yanıt vermekte güçlük çekerler. Çünkü bu soruların yanıtları soyut düşünme ve koordinasyon gerektirir.

Soyut işlemler dönemi, 11 yaş ve üzeri dönemi kapsar. Bu dönemde bireyler, soyut kavramları anlayarak etkili bir şekilde kullanabilirler. Çeşitli fikirleri, değerleri, inançları geliştirmeye başlarlar. Toplumun yapısıyla, felsefesiyle, politikayla ilgilenir; bir değerler sistemi örgütlemeye yönelirler. Bu dönemde zihinden işlemler yapılabilir; hipotez geliştirilerek problemlere analitik çözümler bulunabilir. Bu evrede bulunan bireyler bir olayı değişik yönlerden görebilirler. Bir problemin çözümünde ya da bir karar verme sürecinde soyut düşünebilirler

Özetle, bu kurama göre bebeklikten yetişkinliğe kadar bireyin çevreyi, dünyayı anlama yolları adım adım gelişmekte, daha karmaşık bir yapı haline gelmektedir. Yaşı ne olursa olsun bireyler dünyanın pasif bir alıcısı değil, bilgiyi kazanmada aktif bir konum içerisindedir.

Yaşam boyu süren bu öğrenme sürecinde ise okul öncesi dönem gelişimsel özelliklerin desteklenmesi açısından kritik bir dönem olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle ebeveynler olarak bizler bu dönemde çocuklarımızın doğuştan getirdiği zihinsel potansiyellerini kullanabilmeleri ve yeteneklerini geliştirebilmeleri açısından destekleyici ortamlar hazırlamaya çalışmalıyız.



Zihinsel potansiyellerini en üst düzeyde kullanabilen çocuklar yetiştirmemiz dileğiyle…



Uzm.Psk. Gözde Görgülü